Los Angeles’taki yangınlar hâlâ devam etmekte ve şu ana kadar, 1945’teki Hiroşima atom bombasıyla yok olan bölgenin 12 katından daha fazla bir alana yayıldı. Bu yıkım, Paris veya Washington DC büyüklüğünde bir alanı yok etti.
Yangınlar, sadece şehirdeki altyapıyı değil, aynı zamanda ekonomiyi de tehdit ediyor. Sigorta primlerinin astronomik seviyelere çıkması ve yangınların evleri yıkması, Los Angeles’ta hayatı zorlaştırıyor.
50 EYALETİN TOPLAM GSYİH’SİNİN %15’İ
Kaliforniya’nın ekonomisi, tüm 50 eyaletin toplam GSYİH’sinin %15’ini oluşturuyor. Eğer Kaliforniya’nın ev sahipleri ve işletmeleri trilyonlarca dolarlık değer kaybı yaşarsa, bunun yankıları mülk değerlerinden tüketici harcamalarına, lojistikten borsa fiyatlarına kadar tüm Amerika’yı sarsabilir. Ve bildiğimiz gibi, 1929’daki Büyük Buhran ve 2008 finansal krizi örneğinde olduğu gibi, Amerika hapşırırsa, geri kalan dünya nezle olur.
Los Angeles, Yıldızlar Şehri, Melekler Şehri, La La Land… Peki, bu büyük metropol, doğa ve insanlığın güvenlikten kaçışının birleştiği bir noktada yok olacak mı? Kaliforniya’nın ilerici kültürüne ve iklim dostu politikalara sıcak bakmayan bir hükümetin yönetiminde, bu soru giderek daha olası hale geliyor.
ATTALİ ÖNGÖRMÜŞTÜ!
Fransız düşünür Jacques Attali, altı yıl önce Kaliforniya’nın dayanılmaz bir hale geleceğini ve bölgedeki teknoloji ve medya işletmeleri ile prestijli üniversitelerin kuzey bölgelere veya eyalet dışına taşınmak zorunda kalacağını öngörmüştü. Attali, Roma’nın kırılganlığını fark etmeden yıkıldığını belirterek, “ABD çok güçlü, özellikle yeni başkanıyla, ancak ekolojik ve politik olarak kırılgan. Bu yüzden çok ilginç bir karşılaştırma” diyor.
Kanada’nın Vancouver şehrinde yaşayan yazar John Vaillant, son yangınlar sırasında Los Angeles’a yakın bir bölgede babasını bakıyordu.
SİGORTA ŞİRKETLERİ NE YAPACAK?
Vaillant, Kaliforniya’da hayatın psikolojisini şu şekilde açıklıyor: “Herkes bir tür fantezi içinde yaşıyor. Kaliforniya yangına karşı çok hassas bir bölge olmasına rağmen, Los Angeles’ta, dik ve yanıcı tepelerde yaşayan insanlar bir şekilde kendilerini güvende hissediyorlardı.”
Bir diğer dikkat çeken konu ise ABD ev sigortasının tuhaf bir özelliği. Sigorta şirketleri, tazminat isteyenlerin aynı yerde ve aynı şekilde yeniden inşa etmelerini zorunlu kılıyor. Bu durum, bölgenin yeniden yaşanabilir olmasına engel teşkil edebilir.
Los Angeles’ın geleceği, sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı etkileyebilir. Bu nedenle, şehrin karşı karşıya olduğu bu zorluklar tüm insanlık için önemli bir soru işareti oluşturuyor.