[ad_1]
Klasik Türk müziğinin unutulmaz isimlerinden Cemal Reşit Rey’in öğrencisi olan İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) sanatçısı, besteci Aydın Karlıbel, “İDOB’da 35 Yıl” konserinin ardından emekli olacak.
Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde, 27 Eylül’de gerçekleştirilecek özel konserde, Karlıbel’in “Yedigöller Süiti”, “Piri Reis”, “Atatürk Marşı” ve “Melodi” besteleri müzikseverlerin beğenisine sunulacak.
Karlıbel, müzik yaşamını, Cemal Reşit Rey ile anılarını, İDOB’da geçirdiği 35 yılını ve gelecek planlarını AA muhabirine anlattı.
Henüz 3,5 yaşındayken piyano ile tanışan Karlıbel, besteci ve piyanist Cemal Reşit Rey’den küçük yaşlarda ders almasının kendisini bu alanda çok geliştirdiğini söyledi.
Sanatçı Karlıbel, İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde yüksek lisans ve doktora yaptığını belirterek, “1986’da katıldığım İstanbul Devlet Opera ve Balesinde uzun yıllar korepetitor ve orkestra şefi olarak çeşitli pozisyonlarda görev aldım. Bu kurum bünyesinde yurt içi ve yurt dışı turnelere katıldım. Operada bale ve koro piyanisti olarak görev aldım. Çocuk oyunlarında da orkestra şefliği yaptım.” dedi.
“Çok parlak bir müzik geleceğim olacağından emindi”
Özellikle çocuklara yönelik besteler ve çocuk temsillerinde şeflik yaptığının altını çizen usta sanatçı, “Hikmet Şimşek Bey ile TRT’de ‘Birlikte Söyleyelim’ programı yapardık. Aydın Gün Hocamızın Beşiktaş’ta ofisi vardı. Kendisini ziyaret ettiğim bir gün bana ‘Şekerim siz operaya gelin. Orada pişersiniz’ demişti.” ifadelerini kullandı.
Aydın Karlıbel, Cemal Reşit Rey’in müzik hayatına çok güzel etkileri ve tavsiyeleri olduğunu aktararak, şu bilgileri verdi:
“Benim çok parlak bir müzik geleceğim olacağından emindi ve bunu söylüyordu. Fakat bir sanatçının kaderinin bazı soru işaretleri olduğuna da dikkatimizi çekiyordu. Aydın Gün için ‘Piyanist doğmuş’ diyordu. Cemal Bey’e çarşamba günleri derse giderdim. Kendi yönettiği konserlere beni davet ederdi. Görev verirdi. Şan Tiyatrosu’nda 15 günde bir şehir orkestrasının konserlerini yönetirdi. Biz o konserlere ailece giderdik. Daha sonra kulise gidip Cemal Bey’in elini öperdim. Besteci olarak beni çok yüreklendirdi. Teknik donanımımı sağladı. ‘Bilmediğin ne varsa sor.’ derdi. Ondan feyz aldım. Nur içinde yatsın”
Devlet Opera ve Balesinde (DOB), Leyla Gencer, Semiha Berksoy ve Suna Korat gibi unutulmaz sanatçılarla aynı sahneyi paylaşma imkanı bulduğunu aktaran Karlıbel, “Sanatçıya tekrar ettiren, tekrar ettirerek öğreten sanatçıyız. Biraz görünmez kahraman sayılırız. Sahne gerisinde dururuz ama bilin ki sahnedeki temsilin başarısında çok büyük emeğimiz vardır.” diye konuştu.
Karlıbel, geçmişten bugüne çok büyük aşama kaydeden DOB çatısı altında, bugün Avrupa çapında sanatçıların sayısının arttığını, çok zor klasik müzik eserlerinin çalınıp söylenebildiğini vurguladı.
Anılarına da değinen sanatçı, yönettiği bir çocuk oyununda yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi:
“Yönettiğim çocuk oyunlarından birinde çok hoş bir anım var. Fındıkkıran temsilleri yapıyorduk. Eski AKM’nin 608 numaralı odasında prova yapıyorduk. Bir gün Çaykovski’nin müziklerini çalıştırırken arkadaşlara biraz daha Çaykovski çalayım dedim. Onun 1812 Uvertürü’nün final bölümünü çalmaya başladım. Bu arada cam açıktı. Dışarıdan sesler geliyordu. Finaline yaklaşıyorum ve tam o anda dışarıdan top atılmaya başlandı. O beste top sesleriyle biter. Ben piyanoyla çalarken dışarıdan top atılması inanılmaz bir şeydi. ‘Ne oluyoruz?’ dedim. Meğer ramazan ayıydı ve iftar vaktine denk gelince top atıldı. Hayatımda hiç unutamadığım böyle hoş bir tesadüf oldu.”
“Viyana arşivinde çok önemli bir eser buldum”
Aydın Karlıbel, Türk operalarının korunması ve kayıt altına alınması gerektiğine vurgu yaparak, “AKM’de çok şükür kayıt stüdyosu var. İleride bu eserlerin nitelikli kayıtlarının alınması en büyük temennimdir. Ben hem müzisyen hem dil bilimci olarak çok araştırma yaptım. Mesela bizim Mozart’la büyük bir yakınlığımız var. Viyana kapılarına kadar dayanmışız, Türk Marşı’nı yazmış. Bizzat araştırmalarım esnasında Viyana arşivinde çok önemli bir eser buldum. Carl Czerny adındaki büyük bir piyano üstadının Türkler için yazdığı iki önemli eserini buldum. Bunun dünya prömiyerini yaptım. Sultan Mahmut için büyük bir eser yazmış. Bu eserler çok önemli, bizim Avrupa sanatıyla olan temasımızın bir nişanesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanatçının son konserine birlikte hazırlandığı tenor Çağrı Köktekin de 1995’te İDOB’a adım attığında ilk korepetisyonunu (piyanoyla şancının yaptığı çalışma) Karlıbel’le yaptığını belirterek, “Yıllar boyu kendisiyle çok büyük eserler için sanat birlikteliği yaptık. Veda konserimizde de duayen tenorlarımızdan rahmetli Erol Uras’a ithafen yazığı besteyi söylemek bana nasip oldu. O yüzden çok mutluyum.” dedi.
Köktekin, sanatçıların emekli olamayacağını, Aydın Karlıbel’in de sanat üretimine devam edeceğine inandığını kaydederek, “Aydın ağabeyin ülkemize ve dünyaya çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çok iyi öğrenciler yetiştirecektir.” ifadelerini kullandı.
Aydın Güncel Haberler
[ad_2]