Ağca robot resimle aranıyordu! Yakın tarihin dönüm noktası ‘Abdi İpekçi’ suikastı

ALİ TÜFEKÇİ – Türk basın tarihini sarsan cinayetler düşünüldüğünde ilk akla gelen isimlerden biri “Abdi İpekçi” olur.

Genç yaşlarda başladığı gazetecilik mesleğinde, kısa sürede önemli başarılara imza atan İpekçi, Türkiye’nin en önemli gazetelerinden birinde genel yayın yönetmenliğine yükselmişti.

12 Eylül 1980 Darbesi’ne doğru tarihler yaklaşırken İpekçi cinayeti ülkede yaşanan anarşinin zirveye ulaştığının da acı bir göstergesi olacaktı.

Güvenlik kameralarının olmadığı o karanlık günlerde Abdi İpekçi’nin henüz ismi bile bilinmeyen katil Mehmet Ali Ağca robot resimle aranıyordu.

“BUNDAN GAZETECİ OLMAZ”

İstanbul’da 9 Ağustos 1929’da doğan Abdi İpekçi, 1948 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre hukuk fakültesine devam etti.

Gazetecilik mesleğine olan sevgisi nedeniyle ısrarını kıramayan amcası, onu aile yakını olan Vatan gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman’ın yanına verdi.

Burada 15 gün çalışan İpekçi, Yalman’ın “Bundan gazeteci olmaz” denilerek göndermesi üzerine pes etmeyerek 20 yaşındayken Yeni Sabah gazetesinde işe başladı.

Bundan sonra Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres’te muhabirlik, sayfa sekreterliği ve yazı işleri müdürlüğü yapan İpekçi, Kore’de yedek subay olarak yaptığı vatani görevinden döndükten hemen sonra, 1 Ekim 1954 tarihinde 25 yaşındayken Milliyet’in başına geçti.

1 Şubat akşamı işlenen Abdi İpekçi cinayeti ertesi gün 2 Şubat 1979 tarihli Türkiye Gazetesi’ne böyle yansıyacaktı. 

BÜLENT ECEVİT’LE GÖRÜŞMÜŞTÜ

İpekçi’yle birlikte büyük bir hamle yapan Milliyet, birkaç yıl içinde Türkiye’nin en önemli gazetelerinden biri olmayı başardı.

Hayatının yarısını, Milliyet gazetesinde doğru ve tarafsız habercilik ve ilkeli yayıncılığa adayan Abdi İpekçi, haberde iki tarafın da görüşünün alınması prensibinin en ciddi uygulayıcılarındandı. 1960’lı yıllarda bu çeşitli prensiplerden oluşan bir “Milliyet Anayasası” da yayınlandı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ve Uluslararası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkanlığını da yürüten İpekçi, öldürüldüğü gün, 1 Şubat 1979’da Ankara’da dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’le görüşmüştü.

İlginizi Çekebilir:  Erdoğan ödül töreninde konuşuyor! İşte milyonları ilgilendiren açıklamalar

Görüşmesinin ardından İstanbul’a döndükten sonra gazeteye uğrayan İpekçi, davet edildikleri gazetenin sahibi Ercüment Karacan’ın evindeki yemeğe beraber gideceği eşini almak için gittiği Maçka’daki evinin yakınlarında silahlı saldırıya uğradı.

Direksiyon başındayken uğradığı saldırı sonucu kurşunlardan birinin, cebindeki kalemi parçalayarak kalbine saplanmasına yol açan İpekçi’nin kullandığı araç, kontrolden çıkarak elektrik direğine çarpıp durabildi.

Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırılan İpekçi, 50 yaşındayken hayatını kaybetti.

Mehmet Ali Ağca’nın Türkiye gazetesinde yayınlanan robot resmi.

Abdi İpekçi’yi, evinde bekleyen eşi Sibel İpekçi, evinin yakınlarında duyduğu silah seslerinin olduğu tarafa baktığında, insanların etrafında toplandığı arabanın hayat arkadaşına ait olduğunu anladı.

Abdi İpekçi cenaze töreni (Türkiye gazetesi arşivi)

Ertesi gün 25 yılını verdiği ve kendisiyle özdeşleşen ikinci evi Milliyet gazetesinde düzenlenen törenin ardından Gazeteciler Cemiyeti’nden Teşvikiye Camisi’ne uğurlanan İpekçi’nin naaşı, burada kılınan cenaze namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

İpekçi’nin ailesi ve dostları, suikastın karanlıkta kalan yönlerinin bulunduğunu belirterek, bunun açığa çıkarılmasını talep ederken, katili olan Mehmet Ali Ağca cezaevinden kaçarak İtalya’ya gidecekti.

İtalya’da Papa’ya suikast teşebbüsünde bulunan Ağca, Türkiye’ye iade edildi, 2010 yılında ise tutuklu bulunduğu cezaevinden salıverildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir